29 Haziran 2012 Cuma

Gürültü nefes almak gibidir;ihtiyaçtır,zorunluluktur

İnsanlardan şikayet edenler var.Gürültüde,çocuk seslerinden,arabalardan,kadınların arasında balkonda geçen sohbetlerden."Ben sesi sevmem,ben çocukla yaşayamam"diyenler var.Bu insanları alıp yalnız kalacakları bir yere götürsek ;iki gün sonra geri dönmek isteyeceklerine eminim.İnsan insansız yaşayamaz öyle olması gerekseydi zaten birlikte yaratılmazlardı.Mutluluk,acı,sevinç,dayanışmanın olmasını sağlayan da insanlardır toplumun bir grubunun "gürültü" olarak adlandırdığı faaliyetleri gösteren de insanlar.Bir ihtiyacın olduğunda yanına koşan birinin olması,hastalandığında bir kase çorba getireninin olması..yalnız olmadığını gösterir.Hastaysa güç,mutsuzsa moral verir insana.Yalnızlık iyi değildir.Birbirinize destek olabileceğiniz biri olsun yanınızda.Bakın nasıl da değişiverir hayatınız bir anda.

26 Haziran 2012 Salı

Sen "sen" olarak kal

Kendi tarzını yaratamayan insanların başkalarının kişiliğini taklit etmesidir olayın aslı.Bu olay insanın kendine olan öz güven eksikliğinden doğar.Kendinizi beğenmediğiniz zamanlar vardır,bu zamanlar içerisinde sevdiğiniz ya da sevmediğiniz bir kişi görürsünüz.Aslında gıpta edilen şey o kişinin tarzı değildir.Çevresinde sevilmesidir,beğenilmesidir.Bunlara ulaşmak için tarz değiştirmek gerekmez ,davranışlarınızdaki birkaç değişiklik yeterlidir istekleriniz için.Beğendiğiniz kişinin giydiğini giyerek,onun yaptıklarını yaparak sevilmezsiniz.Tam tersine kendi kimliğini oluşturmamış bir kişi olarak görülürsünüz çevrenizce.Ama toplumumuz bunu hala anlayabilmiş değil.Çarşılarda "Bihter'in taktığı saat","Sıla'nın tokası" adı altında ürünler satılmaya devam ederse,ve halkımız da bunları seve seve alırsa kişiliğini oluşturamamış insanları barındıran bir ülkeden öte kişiliğini oluşturamamış bir toplum olarak anılacağız.

25 Haziran 2012 Pazartesi

Aşka dair

Aşka dair yazmayacaktım aslında ama baktım tutamıyorum kendimi yazayım dedim;
Benden çok daha küçük yaşlardaki insanların "çıkmak" kelimesine sığdırmaya çalıştığı bir duygu aşk.Duyu organlarıyla hissedilmez ya soyut şeyler,aşk hissedilir işte.Hem de her organının içinde,en dibinde.Ama aşk öyle bir konuma gelmiş ki günümüzde 18-20 li yaşlarda bizi bulup evliliğe kadar götüren aşk yok artık.Artık 10-15 yaşlarındaki çocukların iki günde bir "aşkım" dediği değişen insanlar var."Çok heyecanlanırsın onu gördüğünde ,hep mesaj atmasını istersin"diye tanımlıyor yaşıtlarımız şimdi aşkı.Aşk "aşkım" kelimesiyle başlayan bir mesaj olmuş artık.Aşk aşk değil artık.Peki ya sms hakkın bittiğinde ?

Mutluluğun anahtarı elinde

Hayatta sorunlar vardır çoğu zaman.Ailenizle tartışırsınız,bazı şeyler yolunda gitmez ,arkadaşlarınızla aranız bozulur,derslerinizin durumu kötüleşir vs vs.Ama hayat üzülmek için değildir ki ya da moralinizi bozmak için.Hayat mutlu olmak içindir,tadını çıkarmak içindir.Sizde öyle yapın işte .Fazla takmayın her şeyi.Anneniz bir şeye mi kızdı ? Peki anne deyin geçin ,arkadaşlarınızla kavga ettiniz ya da;alttan alın,özür dileyin.Sorun yaratma kolaydır çünkü ,çözüm bulmak zordur her zaman.Sizde zoru seçin.İdealleriniz hep zoru başarmak üstüne olsun ki basit şeylerle tatmin olmayın.Hayat bu kadar şeyi takmak için çok erken daha.Önümüzde koskocaman bir gelecek varken onunla ilgili hayaller kurup,onun peşinden koşmak varken sorun yaratmak kime mantıklı gelir ki zaten ?

Standart kavgası

Ve birde dolu tarafından bakmak var bardağın;
Hayat standartlarını bir kenara bırakıp düşünmek gerek biraz;hangi standartta olursa olsun hepimiz yaşamıyor muyuz,hepimiz sağlıklı değil miyiz ? Onca tartışma,onca standart yükseltme çabası niye ? Belli kesimlerdeki insanların daha yüksek standartlarda yaşadığı çıplak bir gerçek,evet.Ama senin yaşadığın evde de yakıtla ısınılıyor ,onunkinde de.Senin çocuğun da matematik görüyor onun çocuğu da.Ama sen "daha iyi yaşayabilmek" için kalkıp Van'dan İstanbul'a göç edersen işte o zaman standartlarını düşürmüş olursun.Tarım yapmaya alışan bir kesimden sanayi alanında çalışması beklenemez.Neden doğu şehirlerinde "yüksek standartlar" söz konusu değil ? Cevabı gayet basit:Sen çocuğunu okula göndermezsen,o göndermezse,bu göndermezse kimsenin doğuyu geliştirme çabaları bir işe yaramaz.Sen önce kendini eğiteceksin ki standartlarını yükseltesin.Zihniyetini değiştirmediğin sürece şehrini istediğin kadar değiştir.Neye yarar ?

Saklı gerçek

Hayatta hepimizin güvendiği insanlar vardır.Arkadaştan da ötedir sizin için o insanlar kardeş dersiniz onlara.Ama değişen ruh halinden midir ,değişen çevreden midir bilinmez bu insanlar da değişir zamanla.En yakınım dediğiniz insan en uzağınız oluverir bir anda.Nası olduğu,ne zaman olduğu hakkında bir fikriniz olmaz.Ve eskiye dönmeyi istemezsiniz bir süre sonra.Tanıdığınız kişi gider yerine bambaşka bir insan gelir.Sizin birlikte güldüğünüz,birlikte ağladığınız kısa sürelere büyük hatıralar sığdırdığınız insanı bulamayınca karşınızda hayal kırıklığı yaşarsınız.Dönüp kendinize bakarsınız "değişen ben miyim? "diye.Ama siz yine aynısınızdır.Değişen şey ikinizin de başından beri böyle olduğu ama sizin onun hatalarını örttüğünüz,sevmediğiniz davranışlarının önüne duvar ördüğünüz gerçeğinin yavaş yavaş açığa çıkmasıdır..Tabi bu gerçek sığamaz duvarlara bir süre sonra ve bu duvar yıkılır.Ne kadar onarırsanız onarın temeli bozulmuştur artık ne yaparsanız yapın değiştiremezsiniz.